KAPAT

MERHABA

Eğitimlerimiz ve Akademimiz hakkında bilgi almak istiyorsanız biz sizi arayabiliriz.

* simgeli alanların doldurulması zorunludur. En kısa zamanda size dönüş sağlayacağız.

 

Çoklu Zekâ Kuramının İlkeleri

 

Çoklu Zekâ Kuramı, geliştirilebilir özellikte birçok zekâ türünün varlığı düşüncesini temel alan ve her bireyin bu zekâların tümüne farklı oranlarda sahip olduklarını savunan bir kuramdır. Bu kuram uyarınca geliştirilmiş kişisel zekâ profilini ortaya çıkarmayı sağlayan yöntemlerle, bireyin sahip olduğu baskın zekâ ve diğer zekâlar belirlenerek, özel örenme stratejileriyle zayıf zekâların güçlenmesini sağlanabilmekte ve böylelikle kişisel gelişim fırsatı yaratılabilmektedir. Tüm bu bilgilerin doğrultusunda, Çoklu Zekâ Kuramı’nın ilkeleri aşağıda belirttiğimiz şekilde özetlenebilmektedir: 

• Çoklu Zekâ Kuramı, zekânın tekil bir niteliğe sahip olmanın ötesinde bir anlam ifade ettiği ve çok farklı zekâ türlerinin mevcut olduğu varsayımına dayanmaktadır. Bu kurama göre, her insan dokuz farklı zekâ türüne de sahiptir ve bu zekâların tümünü belirli oranlarda kullanabilmektedir. Bazı bireyler, birkaç zekâ alanında gelişkin beceriler gösterirken bazıları da tüm zekâ alanlarında gelişmiş beceriler sergileyebilmektedir.

• İnsanların çoklu zekâ alanlarının gelişiminde ‘kristalleştirici deneyimler’ ve ‘felce uğratıcı deneyimler’ olarak ayrımlanabilecek iki anahtar süreçten söz etmek mümkündür. Bireyin daha çok çocukluk döneminde meydana gelen kristalleştirici deneyimler, yetenek ve potansiyel gelişimi açısından dönüm noktaları olarak değerlendirilebilmektedir. Dâhilerin yaşam hikayelerine bakıldığında, bazı basit deneyimlerin bu bireylerin dehalarını harekete geçirmiş olduğu görülebilmektedir. Felce uğratıcı deneyimler ise; zekâ potansiyelini körelten genelde çevrenin ilgili zeka alanındaki üretime verdiği olumsuz nitelikteki tepkiden kaynaklanabilen utanma, korku, suçluluk gibi duyguların eşlik ettiği, bireyde ilgili zekâ alanının gelişimini durdurup o alanda üretimde bulunma isteğini ortadan kaldırabilen deneyimlerdir (Christison, 1995). 

• Çoklu Zekâ Kuramı, her insanın yaşadığı toplumda değer gören ürünler ortaya koymasını ve karşılaştığı problemleri çözebilmesini sağlayacak, güçlü ve zayıf zekâlarının özel kombinasyonundan oluşan kendine özgü bir zekâ profiline sahip olduğu düşüncesini savunmaktadır. Bu profildeki zekâların gücünü, kalıtım ve çevresel faktörlerin şekillendirdiği ilgi, yetenek ve yaşam deneyimleri belirlemekte ve profilde görülen varyasyonlar bireylerarası zihinsel farklılıkları ortaya koymaktadır (Chen ve Gardner, 2005: 79-86). Bireyler sahip olduğu güçlü zekâları aktif olarak kullanabilmekte ve görece zayıf zekâlar pasif kalıp manipüle edilememektedir (Callison, 2002: 159). Kuram, bireyin sahip olduğu pasif zekâların uygun gelişim ve örenme olanaklarıyla güçlendirilip belirli bir yeterlilik düzeyine getirilebileceğini ileri sürmektedir. 

• Çoklu Zekâ Kuramı, bireylerin farklı zekâ alanlarını tanımasına teorik ve pratik anlamda olanak tanımak ile birlikte, birey kendisinde var olan yetenekleri tanıyıp harekete geçirme şansına sahip olmaktadır. Bu bağlamda, Çoklu Zekâ Kuramı uyarınca geliştirilen değerlendirme ölçekleri aracılığıyla, bireylerin aktif ve pasif zekâlarından oluşan zekâ profillerinin belirlenmesi mümkündür. Çoklu zeka alanındaki çalışmalarıyla tanınan akademisyen gelişim psikoloğu Branton Shearer tarafından 1987 yılında geliştirilen ve MIDAS açılımıyla formüle edilen Multiple Intelligence Developmental Assesment Scales - Çoklu Zekâ Değerlendirme Ölçekleri-, tutum ölçeklerini andıran ve zekâ dağılım profilini ortaya koyan bir yöntemdir. Öyle ki bu ölçek çocuk, ergen ve yetişkinlerin özfarkındalık bilinçlerini artırma, kariyer planlama, eğitim ve öğrenmede etkinlik sağlama amacıyla kullanılabilmektedir.

• Çoklu Zekâ Kuramı; zekânın dokuz boyutu olduğunu kabul etmekle birlikte, söz konusu zekâların karmaşık ve eşgüdümlü bir işleyişe sahip olduklarını savunmaktadır (Vural, 2004: 264). Örneğin; bir balerin sahnede dans ederken bedensel/duyudevinimsel zekâyı, sahne dışına çıkmamak için dans ettiği alanı tanırken görsel/uzamsal zekâyı, koreografiyi öğrenirken sözel/dilbilimsel ve bedensel/duyudevinimsel zekâyı, dans edeceği müziği tanırken müzikal/ritmik zekâyı, koreografiyi yaşayarak sahnelerken özedönük/kişisel zekâyı kullanmaktadır.

 • Çoklu Zekâ Kuramı’na göre; her bir zekâ türü farklı alt yetenek alanlarından oluşmaktadır. Bu durum sayesinde, bir zekâ alanında zeki kabul edilmenin birden fazla yolunu ortaya koyulmaktadır. Örneğin; bir bireyin sözel/dilbilimsel alanda zeki kabul edilmesi için; sözel-dilsel kapsamda sergilenebilecek okuma, yazma, sözlü ifade, geni kelime bilgisi gibi alt yeteneklerin tümünde üstün performansa sahip olması gerekmemektedir. Bu bakış açısıyla, okuma yeteneği zayıf, ancak sözel ifade yeteneği güçlü bir bireyin sözel/dilbilimsel alanda zeki olarak kabul edilmesi mümkündür.

 • Çoklu Zekâ Kuramı, geleneksel anlayışın aksine dinamik ve gelişimini sürdüren bir nitelik arz etmektedir. Öyle ki kuram ilk ortaya atıldığında, yedi zekâ türünden oluşmaktayken, daha sonra teorisyeni olan Gardner tarafından geliştirilmiş ve iki zekâ türünün daha eklenmesiyle dokuz zekâdan oluşan bir toplama ulaşmıştır. Bununla birlikte kuram, gelişime her daim açıktır ve Gardner, şu anda bilinen zekâlardan farklı zekâların var olabileceğini kabul etmektedir.


 

Bilgi ve İletişim


Bu form üzerinden en hızlı şekilde talebinizi iletebilirsiniz.
En kısa sürede ekibimiz size geri dönüş sağlayacaktır.

Yükleniyor
Yükleniyor...